13 Ocak 2008 Pazar

Kaybetmenin Önemi

Bugün bir kez daha öğrendim kaybetmeyi. Kaç kere daha? İş de kaybetmek, sevgi de kaybetmek, yaşam da kaybetmek, arkadaşlarını, değerlerini, geçmişini, hayallerini, heyecanını, anılarını ve en son kendini kaybetmek... Bu kaçıncı... Ne zamana kadar sürecek bu? Benim gibiler kaybetmekten ne zaman vazgeçer ya da neden vazgeçer? Eğer elimdeyse bu, eğer yönetebiliyorsam o zaman... evet... evet, o zaman başarabilirim. Ama sanırım henüz hazır değilim kazanmaya.

Ama ben yine de kaybetmeye alışamadım, alışamam da. Her gün kaybetsem de ertesi gün yeniden başlıycam kazanmak için. Biliyorum belki bir gün "kazandın" diyecek birileri. Demeselerde başka şansım var mı denemekten başka, kazanmayı istemekten başka? Havlu atıp vaz mı geçeyim? Diğerleri kazanmaya devam mı etsin? Buna izin veremem. Kıskançlık değil bu, haddini bildirmek de değil, kazanmanın değerini bilmek. Bu değeri en iyi kaybeden bilir, hep kazananlar bilemezler.

Geliyorum kazanmak için, hele şu kelepçeleri bir çıkartayım, şu pırangadan bir kurtuluyum, şu duvarı aşayım, silahlı gardiyanlardan kurtuldum mu evet... o hayır köpekleri unuttum, kaçmalıyım kazanmak için.

... ya da durmalı mıyım? İnsanlar gibi, saatler gibi... kaybetmeyi kabullenmeli miyim? Diğerleri gibi... milyonlar, milyarlar gibi.

Belki bir gün şartlar oluştuğunda kazanmayı tekrar denerim ha. Evet... Evet... En mantıklısı bu, şartlar oluşunca... Ya oluşmazsa...

Şartlara şartlanamam, devam etmeliyim, herşeye rağmen, herkese rağmen, kendime rağmen. Kazanmayı asla öğrenemezsem ben de insanlara en son şunu söylerim:

"Dostlarım size nasıl kazanacağınızı anlatamam ama size nasıl kaybedilir öğretebilirim."